DEVA Partisi göç politikasını açıkladı
DEVA Partisi Genel Merkez Başkanlık Kurulu toplantısından sonra konuşan parti sözcüsü İdris Şahin, partisinin göç politikasını açıkladı. Şahin, memura yapılan maaş zammını 'hezimet' olarak niteledi. Şahin ayrıca 138 arazözün yangın bölgelerine değil, partili belediyelere verildiğini ileri sürdü.
DEVA Partisi sözcüsü İdris Şahin, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Şahin şunları söyledi:
‘Düzensiz göçmenler sınırlarımızın dışında tutulmalı’
“Göç konusunda insan odaklı ve ülke menfaatine dayalı bir ulusal göç politikasına geçilmeli. Sınır güvenliği derhal sağlanmalı, kayıt dışı girişler engellenmelidir. Sınır komşularımızla iş birliği içinde göç kontrol altına alınmalı, önleyici tedbirler oluşturulmalı ve düzensiz göçmenler sınırlarımızın dışında tutulmalıdır. TSK ve kolluk güçleri tarafından sınır bölgelerindeki güvenlik mekanizmalarıyla izinsiz geçişler engellenmeli, insan kaçakçılığı ile mücadele edilmelidir. Güvenli ülkelerden Türkiye’ye giriş yapanlar o ülkelere iade edilmeli veya üçüncü ülkelere yerleştirilmelidir.”
‘Kimse can güvenliğinin olmadığı bir yere gönderilemez’
“Suriye’deki sorunun bir parçası hiç şüphesiz Suriye’deki mevcut hükûmettir. Suriye hükûmeti uluslararası girişimlerde bulunmamakta, güvenliğini sağlayacak uluslararası mutabakatları aramamaktadır. Kimse can güvenliğinin olmadığı bir yere gönderilemez. Suriye’de güvenli bir devlet düzeninin oluşmasına veya uluslararası düzeyde güvenli bölgelerin tesis edilmesine ve Suriyelilerin ülkelerine güvenli bir ortama gönüllü geri dönüşüne odaklanacağız.”
‘Türkiye’nin göçmen deposu olarak görülmesi kabul edilemez’
“Hükûmet, otoriter rejime göz yumulması ve birkaç milyar avro karşılığında Türkiye’nin Avrupa’nın tampon ülkesi olmasını kabul etti. Mülteciler tüm dünyanın meselesidir. Küresel bir mesele küresel bir külfet ve sorumluluk paylaşımını gerektirir. Geçici koruma altındakiler ve düzensiz göçmenler; Arap ülkeleri başta olmak üzere, Avrupa ülkeleri ve Amerika ile paylaşılmalıdır. Türkiye’nin bir göçmen ve mülteci deposu olarak görülmesi ve Türkiye’ye bir tampon bölge muamelesi yapılması asla kabul edilemez. ”
‘Göçmenler kayıt altına alınmalı, uyuma odaklanılmalı’
“Tüm göçmenler kayıt altına alınmalı, gettolaşma, kayıt dışı işçi, çocuk işçi ve asgari ücret altında bir maaşla işçi çalıştırılması önlenmelidir. Ekonomik, siyasi ve kültürel uyuma odaklanılmalıdır. Yerel yönetimlerin eş güdümünde ve sivil toplum iş birliği ile yapılacak projelerle göçmenlerin topluma kaynaşması ve uyumu sağlanmalıdır. Çocuk evlilikleri, göçmen ve sığınmacıların suça sürüklenmesi engellenmelidir. Temel insan haklarına aykırı ayrımcılıkların önüne geçilmeli, sokak ve mahallelerde güvenlik tesis edilmelidir.”
‘Göçmenler hakkındaki gerçek dışı algılarla mücadele edilmeli’
“Yabancı düşmanlığı içeren söylemler kullanılmamalı, göçmenler hedef gösterilmemelidir. Siyasiler popülizmden uzak durmalı, medya kullandığı dile dikkat etmelidir. Sosyal medya üzerinden işlenen nefret suçlarına karşı mücadele edilmelidir. Kamu spotu ve benzeri çalışmalarla, gerçek dışı algılarla mücadele edilmelidir. Sığınmacılara ve kırılgan gruplara yönelik hak ihlalleri etkili biçimde soruşturulmalı ve bağımsız yargının önüne çıkartılmalıdır.”
‘İhtiyaca göre değil, partiye göre arazöz dağıtıldı’
Şahin, ayrıca Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın arazözleri ihtiyaca göre dağıtmadığını ileri sürdü:
“Afet yönetimindeki zafiyetlerin yanı sıra afet öncesi araç-gereç dağıtımında da ihtiyaca yönelik önceliklerin gözetilmediğin tespit ettik. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca dağıtılan araç-gereç yardımı listesini incelediğimizde 138 arazözün yangına maruz kalma ihtimali yüksek olan yerlerden ziyade partili belediyelere verildiğini tespit ettik.”
‘Zam artı enflasyon yerine, enflasyon artı zam yapılmalıydı’
Şahin, partisinin memur maaşlarına yapılan zamla ilgili düşüncelerini şöyle paylaştı:
“Zamlar, hükûmetin gerçeklikten kopuk enflasyon tahminleri üzerinden yapılmaktadır. İşçi, memur ve emeklilerimizin aldıkları artışlar, zamlar ve vergiler sonucunda hızla erimektedir. Hükûmet, bütçeyi tekrar bir borç ve faiz bütçesi haline getirdiği için işçi ve memurlarımıza hak ettikleri imkanları sağlayamaz hale gelmiştir. İşçilere, memurlara ve emeklilere yapılan zamların, geçmiş mağduriyetleri gidermekten ve geleceğe yönelik enflasyona karşı çalışanlarımızı korumaktan uzak. Keşke zam artı enflasyon yerine enflasyon artı zam şeklinde bir düzenleme yapsaydınız. Memurların gönlünü ancak o şekilde almış olurdunuz. Oysa zam üzerine enflasyon farkı uygulaması henüz memurun ve emeklinin cebine bir kuruş girmeden gerçek enflasyonla buharlaşmaktadır. Bu da ne çalışanı ne de emekliyi tatmin edecek bir düzenlemedir. Bu konuda yüzde 21 ile başlayan görüşmeler yüzde 12 ile bitiyorsa bu çalışanlar için fiyaskodur, büyük bir hezimettir.”