Hıncal Uluç'tan Bir Başkadır dizisine eleştiri

Sabah yazarı Hıncal Uluç, Netflix’te yayınlanan ve gündemde geniş yankı uyandıran Bir Başkadır dizisini, köşesine taşıdı. Dizinin senaryosunu kaleme alan ve yönetmenliğini de üstlenen Berkun Oya’yı uzun sahneler konusunda eleştiren Uluç, diziyi sıkıcı bulduğunu aktardı.

Hıncal Uluç'tan Bir Başkadır dizisine eleştiri
19 Kasım 2020 - 09:34
Sabah Yazarı Hıncal Uluç, Netflix’te yayınlanan ve bu günlerde tüm Türkiye’nin dikkatini çeken en çok konuşulan dizilerin başında olan Bir Başkadır dizisini köşe yazısına taşıdı. Yazdığı köşe yazısında dizide çok uzun diyalogların olduğunu söyleyen Hıncal Uluç, dizinin hem senaryosunu yazan hem de yönetmenliğini yapan Berkun Oya’nın gereksiz diyalogları kesmeye kıyamadığını belirtti. İşte Hıncal Uluç’un kaleme aldığı Bir Başkadır başka falan değil adlı köşe yazısı…
Yeğenim Zeynep'te geleneksel aile kahvaltımıza gitmiştim geçen cumartesi gene.. Dört kişiydik. O, damat Tolga, Ercan, ben. Kahvaltıdan sonra Zeyno "Bir Başkadır"ı seyredelim birlikte, hiç değilse ilk bölümünü dedi. İş güç yok nasılsa. Oturduk ekranın başına.. Bitince de kaçtık biz, Ercan'la..
Pazartesi, salı akşamları, maç falan da yok. Bol vakit var.. "Hıncal dişini sık, kalan 7 bölümü de izle ve anlamaya çalış, 'Bir Başkadır' niye kıyamet koparıyor bu ülkede" dedim kendi kendime..
Dört bölüm pazartesi, 3 bölüm de salı günü izleyip bitirdim, ama ben de bittim..
"Merak kediyi öldürdü" der ya, Amerikalılar.. Burada kedi, bendeniz oldum yani.. Öldüm.. Keyiften değil, sıkıntıdan..
Berkun Oya'nın yazıp yönettiği bir oyun vardı, gene mi Zeyno zorlamış da, gitmiştik ne, "Dünyada Karşılaşmış Gibi.." Onu hatırladım. Girdim internete, yazdığım yazıyı buldum.. Bakın ne demişim..
"İnsanların bol vakitlerinin olduğu Shakespeare Trajedileri gibi bitmez tükenmezliklere, bu televizyon ve internet çağında tahammül etmek zor. Üç saat oyun izler mi, bugünün seyircisi.. Hele üç saatlik değil, 30 dakikalık bile lafı yoksa..
Hele de Berkun Oya'nın yazdığı gibi, yüzde 80'i monologlardan oluşan bir oyuna..
Berkun diyalog yazmayı bilmiyor sanki.. Biri lafı alıyor. 10 dakika anlatıyor, öteki (ler) bakıyor sadece.. Sonra öbürü lafı alıyor.. O başlıyor anlatmaya..
3 saatlik bir "Seyircinin sabrını ölçme" testi sanki..
Ben sabrettiysem, birincisi, ilk perde "Nihayet" bitince arkadaşlarımı bırakıp gidemediğimden.. İkincisi.. Oyuncuların hepsi, ama hepsi gerçekten harika oynuyorlardı. İşte onlar gerçekten seyre değdi de, dayandım.
Kusur, Berkun Oya'nın hem yazar, hem yönetmen olmasında.. O bitmez tükenmez monologların kelimesine kıyamamış.."
Bu yazıyı kelimesi kelimesine "Bir Başkadır" için söyleyebilirim.. Berkun gerçekten Shakespeare'iyen tiradlar yazıyor.. Ama Shakespeare 400 yıl öncenin oyun yazarıydı. Sinemasız, televizyonsuz, eğlencenin az, vaktin bol olduğu devirlerde insanlar gidip 3 saat o tiradları dinliyor, keyif de alıyorlardı.
Bugün Shakespeare, okumak için. Müthiş zevk okumak ve düşünmek. Ama sahnelenirken ya da filme çekilirken, yönetmen makası eline alıyor..
Hele televizyon dünyası, tamamen ritm, tamamen tempo demek.. Yıllar yıllar önce, Kartallar Yüksek Uçar adlı yerli dizi, o unutulmaz Amerikan dizilerinden daha fazla sükse, reyting yapıp efsane olunca, senarist, dostum, yakın ahbabım Attila İlhan ile konuşmuş, o zaman hazırladığım Televizyon Sayfası'nda da yazmıştım, Cumhuriyet'te..
"Televizyon sinemaya da benzemez. Hızlı, akıcı, tempolu ve ritmli olmak zorundadır. Büyük rekabet içindeki Amerikan televizyonları, seyirciyi yakalama sırrını keşfetmişler ve '20 Saniye' kuralını koymuşlar" dedi, Kaptan..
Yani 20 saniyede bir, ya sahne değişecek, ya da sahnede bir değişiklik olacak. Biri girecek, ya da çıkacak yani. Kaptan, senaryoyu bu kuralla yazmış.
Berkun'un yazdığı senaryo ile Berkun'un yönettiği dizi ise, 20 değil, 200 saniye susmalar, bakmalarla dolu.. Tek başına bir yere, olmadı boşluğa, ya da iki başına birbirine susarak bakan insanlar.. Yani çıkarın o susan sahneleri.. Dizi 4 bölüme iner..
İkincisi.. TRT'nin izlediğim tek dizisi Benim Adım Melek'teki uzatma hileleri.. 45 dakikaya zor yeten bir senaryo ile 180 dakikalık diziyi nasıl çekeceksin?.
Benim Adım Melek'te kaç ev var?. Konaklar, çocukların, eş dostun evleri.. İşte o kapılardan her giren ve çıkan kapıda duruyor. Ayakkabısını giyiyor veya çıkarıyor.. Her biri bir dakika. 30 böyle sahne varsa, al sana 30 dakikası tamam bölümün.
Bir Başkadır'da da ayakkabı giyme çıkarmaları ezberledik..
Nuri Bilge Ceylan usulü, Anadolu yollarında gidiyorsa bir araç, o araçla, bir vadide, bir ovada boydan boya, uzaktan çekimle seyrettik.. Birisi köy yerinde bir yere nasıl gidecek?. Yürüyerek.. Bütün yolu defalarca yürüdük.. Bir 30 dakika daha mı?. Al sana bir buçuk bölüm tamam..
Şimdi sizden bir ricam var. Burada durun ve Sevdiğim Laflara bakın..
Ne demiş Mario Levi..
"Hissedebilenlerle susarak da anlaşabilirsiniz..."
YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum