Kanserde Risk Faktörleri Nelerdir?
Çağımızın en önemli sağlık sorunu olan kanser tüm dünya artmaya devam ediyor. Kansere karşı bilinçlenerek kansere neden olan risk faktörlerinden kaçınmak, erken tanı ve erken dönemde tedavi ile kanserden korunmak mümkün.
04 Şubat 2021 - 12:17
Biruni Üniversite Hastanesi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Neşe Güney, 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla kanserle ilgili güncel veriler paylaştı ve kanserden korunma yöntemleri ile ilgili bilgi verdi.
“Dünya’da 2015 yılında 8,8 milyon kansere bağlı ölüm meydana gelmiştir. 2020 yılında da toplam 1,8 milyon yeni kanser vakası gelişmiştir ve 606 bin kanser kaynaklı ölüm gerçekleşmiştir.
2030 yılında 27 milyon yeni vaka, 17 milyon ölüm ve 75 milyon yaşayan kanser hastasının olacağı öngörülüyor. Kanser artış hızının bu hızla devam etmesi durumunda, dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak yeni kanser vakalarının yirmi yılda % 70 oranında artması bekleniyor.
Kansere bağlı ölümlerde ilk sırada akciğer kanseri yer alıyor
Kanserden kaynaklanan ölümlerin yaklaşık % 70'inin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu görülmüştür. Erkeklerde en sık görülen kanser türleri akciğer kanseri, prostat kanseri kolorektal kanserler iken, kadınlarda meme kanseri, kolorektal kanserler, serviks kanseri ve akciğer kanseridir. Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanseri birinci sıradadır.
Kanserin kontrolü korunma (primer korunma) ve tarama-erken tanı (sekonder korunma) ile başlayan, kanser tanısı sonrasında ve terminal dönemde hasta bakımı (tersiyer korunma) ile sonlanan geniş bir spektrum içerir.
Kanserlerin yaklaşık yüzde 90’ı yaşam tarzı ve çevresel faktörler gibi, potansiyel olarak kontrol edilebilen nedenlere bağlıdır.
Kanserden korunma, kansere yol açtığı düşünülen etkenlerden sakınmak, bunlarla etkileşimi en aza indirmek ve kanser öncesi lezyonların kanserleşmesine engel olmakla mümkün olabilmektedir.
Tütünle mücadele başta kanser olmak üzere ilişkili ölümlerde azalmayı sağlar. Sigaranın erken bırakılması gereklidir, elbette ideali hiç içilmemesidir. Ayrıca, toplumun pasif içicilikten kurtarılması çok önemlidir. Buna karşın Türkiye’de ve gelişmekte olan diğer ülkemizde sigara kullanımı giderek artmaktadır ya da yeterince azaltılamamaktadır.
Beslenme ve diyet: Kansere bağlı ölümlerin yaklaşık % 35’inden beslenme ve diyet sorumludur. Bunlardan en önemlisi obezitedir. Kalori ile kanser arasındaki ilişkiye bağlı olarak kalori alımının fazlalığı kanser riskini artırır. Aynı şekilde bebeklik ve erken çocukluk çağındaki obezite, erişkin dönemde kanser riskini artırabilir.
Obezite ile ilişkili olduğu düşünülen kanserler meme, endometrium ve böbrek maligniteleridir
Üreme fonksiyonları: Bunlarla bazı kanserler arasında ilişki saptanmıştır. Kansere bağlı ölümlerin % 7’sinden sorumludur. Erken menarş, geç menapoz, geç ilk doğum veya hiç doğum yapmamış olmak meme, over ve endometrium kanseri riskini artırır.
Jeofiziksel etkenler: Ultraviyole ışınları ve iyonize radyasyonla, kansere bağlı ölümlerin % 3 kadarı ilişkilidir. Cilt kanserleri (yassı hücreli, bazal hücreli kanserler ve maliyn melanom) ile ultraviyole; tiroid kanseri, lösemi ve lenfomalar başta olmak üzere pek çok tümörle de radyasyon arasında etyolojik ilişkiler bilinmektedir. Güneş ışınlarından korunmak ve radyasyona karşı alınacak önlemler iyi tanımlanmıştır ve uygulanmaktadır.
Çevresel faktörler: Asbest, radon, nikel, uranyum gibi karsinojenler kansere bağlı ölümlerin % 4’ünden sorumludur. Akciğer kanseri, plevral mezotelyoma ve cilt kanseri başta olmak üzere pek çok kanserin oluşmasında rol oynar. Ancak son yıllarda giderek artan bilgisayarlı tomografi kullanımı, hastalarda radyasyon maruziyetini ve kanser riskini artırmaktadır. Mikrodalga ve manyetik fiziksel etkenlerin ise kanser riski ile ilişkisi tam olarak aydınlatılamamıştır.
“Dünya’da 2015 yılında 8,8 milyon kansere bağlı ölüm meydana gelmiştir. 2020 yılında da toplam 1,8 milyon yeni kanser vakası gelişmiştir ve 606 bin kanser kaynaklı ölüm gerçekleşmiştir.
2030 yılında 27 milyon yeni vaka, 17 milyon ölüm ve 75 milyon yaşayan kanser hastasının olacağı öngörülüyor. Kanser artış hızının bu hızla devam etmesi durumunda, dünya nüfusunun artışına ve nüfustaki yaşlanmaya bağlı olarak yeni kanser vakalarının yirmi yılda % 70 oranında artması bekleniyor.
Kansere bağlı ölümlerde ilk sırada akciğer kanseri yer alıyor
Kanserden kaynaklanan ölümlerin yaklaşık % 70'inin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğu görülmüştür. Erkeklerde en sık görülen kanser türleri akciğer kanseri, prostat kanseri kolorektal kanserler iken, kadınlarda meme kanseri, kolorektal kanserler, serviks kanseri ve akciğer kanseridir. Kansere bağlı ölümlerde ise akciğer kanseri birinci sıradadır.
Kanser oluşumu büyük oranda önlenebilir nedenlere bağlı
Kanser günümüzde sıklığı özellikle gelişmekte olan ülkelerde artan ve tüm tıbbi gelişmelere karşın ölümcül bir hastalıktır. Bunun yanında, hastalığın kendisi ve tedavi yaklaşımları hastaların yaşam kalitesini bozmaktadır. Üstelik tedavi yöntemleri çok pahalıdır. Oysa en etkili, ucuz ve en az toksik yöntem kanserden korunmadır.Kanserin kontrolü korunma (primer korunma) ve tarama-erken tanı (sekonder korunma) ile başlayan, kanser tanısı sonrasında ve terminal dönemde hasta bakımı (tersiyer korunma) ile sonlanan geniş bir spektrum içerir.
Kanserlerin yaklaşık yüzde 90’ı yaşam tarzı ve çevresel faktörler gibi, potansiyel olarak kontrol edilebilen nedenlere bağlıdır.
Kanserden korunma, kansere yol açtığı düşünülen etkenlerden sakınmak, bunlarla etkileşimi en aza indirmek ve kanser öncesi lezyonların kanserleşmesine engel olmakla mümkün olabilmektedir.
Kanser gelişiminde önemli risk faktörleri
Tütün kullanımı: Sigara dünyada tek başına en önemli kanser nedenidir. Halen dünyada her 10 saniyede bir kişi tütünle ilişkili bir hastalıktan ölmektedir. Tütün ve kanser ilişkisi, uzun yıllardan beri bilinmektedir, ancak son yıllarda epidemiyolojik çalışmalar ve onları izleyen biyolojik verilerle kesin olarak kanıtlanmıştır. Tütün ve dumanının içinde 250’yi aşkın zararlı kimyasal ve karsinojen türevi vardır. Sigaraya başlama yaşı, içilen sigara miktarı ve süresi ile doğru orantılı risk artışı bilinmektedir. Sigara içimi dışında, pipo, puro kullanımı veya tütünün çiğnenmesi ve enfiye uygulaması da riski artırır. Ayrıca günümüzde pasif içicilik olarak tanımlanan, kapalı yerlerde uzun süre sigara dumanına maruz kalma durumunda da risk artışının olduğu gösterilmiştir. Tütünle ilişkisi kanıtlanmış başlıca kanserler akciğer, larinks, diğer baş-boyun kanserleri, özofagus, mide, pankreas, safra kesesi, serviks, mesane ve böbrek maligniteleridir.Tütünle mücadele başta kanser olmak üzere ilişkili ölümlerde azalmayı sağlar. Sigaranın erken bırakılması gereklidir, elbette ideali hiç içilmemesidir. Ayrıca, toplumun pasif içicilikten kurtarılması çok önemlidir. Buna karşın Türkiye’de ve gelişmekte olan diğer ülkemizde sigara kullanımı giderek artmaktadır ya da yeterince azaltılamamaktadır.
Beslenme ve diyet: Kansere bağlı ölümlerin yaklaşık % 35’inden beslenme ve diyet sorumludur. Bunlardan en önemlisi obezitedir. Kalori ile kanser arasındaki ilişkiye bağlı olarak kalori alımının fazlalığı kanser riskini artırır. Aynı şekilde bebeklik ve erken çocukluk çağındaki obezite, erişkin dönemde kanser riskini artırabilir.
Obezite ile ilişkili olduğu düşünülen kanserler meme, endometrium ve böbrek maligniteleridir
Üreme fonksiyonları: Bunlarla bazı kanserler arasında ilişki saptanmıştır. Kansere bağlı ölümlerin % 7’sinden sorumludur. Erken menarş, geç menapoz, geç ilk doğum veya hiç doğum yapmamış olmak meme, over ve endometrium kanseri riskini artırır.
Jeofiziksel etkenler: Ultraviyole ışınları ve iyonize radyasyonla, kansere bağlı ölümlerin % 3 kadarı ilişkilidir. Cilt kanserleri (yassı hücreli, bazal hücreli kanserler ve maliyn melanom) ile ultraviyole; tiroid kanseri, lösemi ve lenfomalar başta olmak üzere pek çok tümörle de radyasyon arasında etyolojik ilişkiler bilinmektedir. Güneş ışınlarından korunmak ve radyasyona karşı alınacak önlemler iyi tanımlanmıştır ve uygulanmaktadır.
Çevresel faktörler: Asbest, radon, nikel, uranyum gibi karsinojenler kansere bağlı ölümlerin % 4’ünden sorumludur. Akciğer kanseri, plevral mezotelyoma ve cilt kanseri başta olmak üzere pek çok kanserin oluşmasında rol oynar. Ancak son yıllarda giderek artan bilgisayarlı tomografi kullanımı, hastalarda radyasyon maruziyetini ve kanser riskini artırmaktadır. Mikrodalga ve manyetik fiziksel etkenlerin ise kanser riski ile ilişkisi tam olarak aydınlatılamamıştır.
Kanserden korunmada 8 temel kural
Tüm dünyada artan kanserle mücadelede amaç daha az insanın kansere yakalanmasını, daha fazla insanın başarılı bir şekilde tedavi edilmesini ve tedavi sırasında ve sonrasında insanlara için daha iyi bir yaşam kalitesinin sağlanmasıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, kanseri önlemede en etkili yöntem kanserden korunmaktır. Kanserden korunmak için 8 temel kural:- Sigara içmeyin, içirmeyin
- Haftada 3-5 gün düzenli egzersiz yapın
- Kilo kontrolünüzü sağlayın
- Günde 4-5 porsiyon meyve ve sebze tüketin
- Doymuş yağ miktarı en aza indirin
- Kullanılan alkol miktarı azaltın
- Güneş yanıkları ve uzun güneş banyolarından kaçının
- Düzenli kontrolleri ihmal etmeyin
FACEBOOK YORUMLAR