Sema Karaoğlu: Kadına şiddet insanlık suçudur ve asla bahanesi yoktur
Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Sema Karaoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Karaoğlu, "Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımıza uygulanan şiddeti önleme yolunda samimi çabalar sarf etmeliyiz. Kurum, sivil toplum ve devlet politikaları ile el ele verirsek bu soruna gerçek çözümleri bulabiliriz inanıyorum” dedi.
25 Kasım 2020 - 10:56
HİÇBİR EVRENSEL DEĞER, AKLAK VE İNANÇ ŞİDDETE TAVİZ VERMEZ
Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Sema Karaoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Karaoğlu, sözlerine hiçbir evrensel değerin, ahlakın ve inancın kadına şiddete taviz vermeyeceğini belirterek başladı.
KADINA ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Karaoğlu, “Kadına şiddet her geçen gün artıyor. Şiddetin boyutu her geçen gün çoğalıyor. Kadın caddede, sokakta, evde, iş yerinde tacizin, tecavüzün, istismarın, horlamanın, ötekileştirmenin, eşitsizliğin değişmeyen figürü olmaya devam ediyor. Dünyada milyonlarca kadın, şiddete, baskıya, tecavüze, tacize ve adaletsizliğe maruz kalıyor. Dünyada her gün 137 kadın en yakınları tarafından öldürülüyor. Şiddetin şekli ve şeması değişse de mağduru değişmeyerek hep kadın oluyor. Kimi en sevdiklerinin, kimi saplantılı kişilik bozukluğu yaşayanların, kimi ebeveynlerinin kimi eşlerinin sözlü ve fiziksel saldırısına uğruyor ve bunların bir kısmı yaşamını yitiriyor." dedi.
HİÇBİR İNANÇ ŞİDDETE İZİN VERMİYOR
Hiçbir inancın kadına yönelik şiddete asla izin vermediğini belirten Karaoğlu, "Biz, 'Cennet anaların ayakları altındadır' diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Biz, 'Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın' diyen bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün milletiyiz. Bizler hukuka, insana saygıya, insan sevgisine inanmış toplumuz. Ne oluyor da hem inancımız hem de Türk örf, adet, gelenek ve göreneklerinin kadını yüceltmek gerektiğini öğütleyen anlayışı kaybedip de kadınlarımıza yönelik şiddete başvuruyoruz. " şeklinde konuştu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MUTLAKA KORUNMALI
"İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmaya çalışılması iyi niyet göstergesi değildir" diyen Karaoğlu, "Tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de kadına yönelik şiddet durmamışken, neden İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor. Türkiye zaten kadına yönelik şiddette zirve yapmış durumda. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bu değirmene su taşır ancak. Yetmedi mi, bu kadar kadının yaşamını yitirmesi, yetmedi mi bu kadar şiddete uğrayan kadınlarımız, yetmedi mi bu kadar adaletsizlik? İstanbul Sözleşmesi, tartışmalardan uzak tutulmalı ve mutlaka İstanbul Sözleşmesi korunmalı” dedi.
ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILMALI
Karaoğlu, "Kadın, İnsan hakları evrensel değerlerine göre gerekli. Kadın da erkek gibi bir can.. Dünyalı, dünyalı olan tüm canlılar kadar hakları var. Türk toplumuna baktığımızda, aile kurumu ve toplum içerisinde önemli bir yeri olan kadınlar, hepimiz için birer anne, kız kardeş, eş ve evlat. Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımız el üstünde tutulmayı hak ediyor. Ama maalesef aile içi şiddet başta olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında çeşitli bahanelerle kadınlarımız öldürülüyor, sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kalıyor. Dünya'da ve ülkemizde insan haklarının, demokrasinin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, kadına yönelik şiddettin önlenmesinde çok önemli adımlar atılmalıdır. Bu adımlar atılırken de mutlaka kadınlarımızın ve kadın örgütlerimizin talepleri, istekleri ve şikayetleri dikkate alınmalı. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla sözde değil özde bu sorunla ilgilenmeli çözüm arayışlarına odaklanmalıyız. Kişi, kurum, sivil toplum ve devlet politikaları ile el ele verirsek başarırız inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir dünyada hiçbir şiddete maruz kalmadan yaşamalarını diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum" ifadelerine yer verdi
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel'in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999'da, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.
Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği (KİGDER) Başkanı Sema Karaoğlu, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle bir mesaj yayımladı. Karaoğlu, sözlerine hiçbir evrensel değerin, ahlakın ve inancın kadına şiddete taviz vermeyeceğini belirterek başladı.
KADINA ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTIYOR
Karaoğlu, “Kadına şiddet her geçen gün artıyor. Şiddetin boyutu her geçen gün çoğalıyor. Kadın caddede, sokakta, evde, iş yerinde tacizin, tecavüzün, istismarın, horlamanın, ötekileştirmenin, eşitsizliğin değişmeyen figürü olmaya devam ediyor. Dünyada milyonlarca kadın, şiddete, baskıya, tecavüze, tacize ve adaletsizliğe maruz kalıyor. Dünyada her gün 137 kadın en yakınları tarafından öldürülüyor. Şiddetin şekli ve şeması değişse de mağduru değişmeyerek hep kadın oluyor. Kimi en sevdiklerinin, kimi saplantılı kişilik bozukluğu yaşayanların, kimi ebeveynlerinin kimi eşlerinin sözlü ve fiziksel saldırısına uğruyor ve bunların bir kısmı yaşamını yitiriyor." dedi.
HİÇBİR İNANÇ ŞİDDETE İZİN VERMİYOR
Hiçbir inancın kadına yönelik şiddete asla izin vermediğini belirten Karaoğlu, "Biz, 'Cennet anaların ayakları altındadır' diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Biz, 'Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın' diyen bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün milletiyiz. Bizler hukuka, insana saygıya, insan sevgisine inanmış toplumuz. Ne oluyor da hem inancımız hem de Türk örf, adet, gelenek ve göreneklerinin kadını yüceltmek gerektiğini öğütleyen anlayışı kaybedip de kadınlarımıza yönelik şiddete başvuruyoruz. " şeklinde konuştu.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ MUTLAKA KORUNMALI
"İstanbul Sözleşmesinin kaldırılmaya çalışılması iyi niyet göstergesi değildir" diyen Karaoğlu, "Tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de kadına yönelik şiddet durmamışken, neden İstanbul Sözleşmesi kaldırılmak isteniyor. Türkiye zaten kadına yönelik şiddette zirve yapmış durumda. İstanbul Sözleşmesi’nin iptal edilmesi bu değirmene su taşır ancak. Yetmedi mi, bu kadar kadının yaşamını yitirmesi, yetmedi mi bu kadar şiddete uğrayan kadınlarımız, yetmedi mi bu kadar adaletsizlik? İstanbul Sözleşmesi, tartışmalardan uzak tutulmalı ve mutlaka İstanbul Sözleşmesi korunmalı” dedi.
ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN ÖNEMLİ ADIMLAR ATILMALI
Karaoğlu, "Kadın, İnsan hakları evrensel değerlerine göre gerekli. Kadın da erkek gibi bir can.. Dünyalı, dünyalı olan tüm canlılar kadar hakları var. Türk toplumuna baktığımızda, aile kurumu ve toplum içerisinde önemli bir yeri olan kadınlar, hepimiz için birer anne, kız kardeş, eş ve evlat. Hayatımızın her döneminde sevgi ve özveriyle bize destek olan kadınlarımız el üstünde tutulmayı hak ediyor. Ama maalesef aile içi şiddet başta olmak üzere toplumsal yaşamın her alanında çeşitli bahanelerle kadınlarımız öldürülüyor, sözlü ve fiziksel olarak şiddete maruz kalıyor. Dünya'da ve ülkemizde insan haklarının, demokrasinin, eşitliğin ve hukukun üstünlüğünün sağlanabilmesi, kadına yönelik şiddettin önlenmesinde çok önemli adımlar atılmalıdır. Bu adımlar atılırken de mutlaka kadınlarımızın ve kadın örgütlerimizin talepleri, istekleri ve şikayetleri dikkate alınmalı. Tüm kurum ve kuruluşlarımızla sözde değil özde bu sorunla ilgilenmeli çözüm arayışlarına odaklanmalıyız. Kişi, kurum, sivil toplum ve devlet politikaları ile el ele verirsek başarırız inanıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle tüm kadınlarımızın mutlu, sağlıklı ve sevgi dolu bir dünyada hiçbir şiddete maruz kalmadan yaşamalarını diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum" ifadelerine yer verdi
25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI ULUSLARARASI MÜCADELE GÜNÜ
Kasım 1960'ta Dominik Cumhuriyeti'nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel'in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999'da, 25 Kasım'ın "Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü" olarak benimsenmesine karar verildi.
FACEBOOK YORUMLAR